Ağzını her açışında dünyanın farklı bölgelerinde krizler doğurmayı beceriyor doğrusu ABD Başkanı Donald Trump. Önce Panama Kanalı’na, ardından Kanada ile Grönland’a göz dikmesi kesmemiş olacak ki şimdi de İsrail’le anlaşarak Gazze’ye el koymayı hedefliyor.
Trump Gazze Şeridi’ni uzun süredir devam eden bir “ölüm/yıkım sembolü” olarak tanımlayarak buradaki Filistinlilerin başka ülkelerdeki “çeşitli bölgelere” yerleştirilmesini önerdi bildiğiniz gibi. ABD’nin Gazze’nin kontrolünü ele geçireceğini, “bölgeyi düzleştireceğini”, ekonomik kalkınmaya odaklanacağını da ifade etti. Hatta “orayı Riviera yapacağım” gibi lakırdılar döküldü ağzından. Ama bunu nasıl başaracağını açıklamış değil henüz.
Şunun şurasında koltuğa oturalı henüz iki hafta olmuşken Trump’ın ortalığı karıştıran bu girişimlerinin ya da niyetlerinin arasında en çok merak edilen Gazze’nin akıbeti tabii ki. Panama Kanalı belki ama Grönland ile Kanada kolay lokma değil. Statüsü en zayıf olan, uluslararası destekten yoksun bulunan Gazze bilindiği gibi. Yine de Trump dediğini yapabilir mi Gazze’ye ilişkin kestirmek zor.
ABD Başkanı muhtemelen ne yaptığını bilmiyor. Çünkü ciddi bir fikri değişim geçirmediyse seçim kampanyasında dile getirdiği “Orta Doğu’daki çatışmaları sona erdireceği” vaadine ters düşmüş oluyor. Hamas’ın da kabul ettiği bir ateşkes de yürürlükteyken çatışmalardan kaçan binlerce Filistinli için “Gazze’ye geri dönmeleri gerektiğini düşünmüyorum” demesi Riviera yapmayı düşündüğü Gazze için niyetinin ciddi olduğunu gösteriyor. Çünkü defalarca Filistinlilerin Ürdün ile Irak’a yerleştirilmesinin daha iyi olacağını söyleyip duruyordu. Heybesindeki turpun ne olduğunu anlamış oldu böylelikle dünya. Gözü Gazze’deymiş meğer.
Gerçekleşmesi halinde bu uluslararası hukukun ihlali olacak elbette. Bu düpedüz etnik temizlik her şeyden önce. Hala hukuka bağlı iseler ABD’nin kimi batılı müttefikleri de, biraz da çıkarlarına aykırı olacağı için tabii ki, bu duruma karşı çıkabilirler.
El konulan topraklarını kurtarmak için savaşan Hamas “terörist” ama o toprakları ele geçirmek istediğini açık açık söyleyen Trump ile işgalci İsrail “barışsever”. Midesi bulanıyor insanın bu ikiyüzlülükler karşısında.
Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Sami Ebu Zuhri, Trump’ın Gazzelilere yönelik ayrılma çağrılarını “topraklarından kovulma” olarak nitelendirerek kınamakta haklı. “Gazze halkı bu tür planların geçmesine izin vermeyecektir” diyor. Bunu başarmalarını ummak isterdim ama Arap/İslam dünyasının yapayalnız bıraktığı kimsesiz bir halktır Filistinliler. O nedenle ABD ile İsrail, kanun tanımazlıklarını sürdürdükçe hiçbir şeyi engelleyemez Filistinliler. Çok yazık.
ABD’de Trump’a karşı çıkanlar var, ben onlara daha çok güveniyorum. Çünkü, Gazzelileri çok sevdiklerinden değil, kendi çıkarlarına ters düşeceği için Trump’ın Gazze’yi yutmasına karşılar. Durdurabilecek güçleri de var. Kimileri Trump’ın yayılmacı söyleminin eski tarz emperyalizmi yansıttığını savunuyor. Bunun da Rusya’yı Ukrayna ile savaşında cesaretlendirebileceğini, Çin’e Tayvan’ı işgal etmek için gerekçe sunabileceğini öne sürüyorlar. Bu da ABD’nin kaybetmesi demek. O nedenle Trump’ın ağzından çıkanlara dikkat etmesi gerektiğini söylüyorlar.
ABD’nin bölgedeki “karakolu” Suudi hükümeti de herhalde “dostlar alışverişite görsün” misali Filistinlilerin topraklarından sürülmesine yönelik her türlü girişimi reddettiğini açıklayarak, bir Filistin devleti kurulana kadar İsrail ile ilişki kurmayacağını söyledi. İran’ın İsrail’le gerildiği bir dönemde İran uçaklarına hava sahasını kapatmasa inanabilirdim Suudilere. İbrahim Anlaşmaları gereği İsrail’le normalleşme sürecini başlatmıştı Riyad. Bundan vazgeçip geçmeyeceğini göreceğiz.
Gazze’nin ABD’ye devredilmesi ya da “Riviera”laştırılması için Gazzelilerin göçertilmesi gerekiyor. Trump Ürdün ile Irak’ı işaret etmişti sürgün yeri olarak. Beyaz Saray Sözcüsü, Trump’un göçün geçici olacağını söylediğini açıklayarak durumu düzeltmeye çalıştı ama bu dünyayı ne kadar ikna eder bilemem. Ancak Filistinlilerin ikna olmayacağına eminim. Çünkü İsrail’in kurulduğu 1948 yılında geçici olarak göç ettikleri Ürdün, Suriye, Lübnan gibi ülkelerden geri dönemediler. Birçoğu hala mülteci kamplarında yaşıyor.
Başkasının topraklarını babalarının malıymış gibi kendilerine mal eden emperyalizm/siyonizm kardeşliği dünyanın başbelası olacak uzun süre.
İşbirlikçilerinin yardımıyla, desteğiyle elbette.
More Stories
İstanbul’da kar yağışı kazalara neden oldu!
Yavuz Ağıralioğlu: Deprem öldürmüyor, ihmaller öldürüyor
Samandağ’da Lise Öğrencilerinden Deprem Şehitlerine Anma Etkinliği